Taş Hastalıkları

Böbrek taşı nasıl oluşur?

Böbrek taşları idrardaki kalsiyum, oksalat ve ürik asit gibi çeşitli minerallerin kristalleşerek kümeleşmesiyle oluşur. Burada ya kalsiyum, oksalat ve ürik asit gibi minerallerin miktarı artar ya da sitrat, magnezyum gibi taş oluşumunu engelleyen maddelerin idrarda miktarı azalır. Ülkemizde görülme sıklığı %11 olup bu oran dünyada endemik olarak kabul edilir. Yani Türkiye taş hastalığının dünyada sık görüldüğü ülkeler arasında yer alır.

Kimler taş oluşumu için risk altındadır?

  • Erkeklerde 2-3 kat daha fazla görülmektedir. Ancak son yıllarda kadın – erkek farkı kapanmaktadır. 1 – 18 yaş arası ve 50 yaş sonrası insidans kadın ve erkekte eşittir.

Testesteron => oksalat sentezini ve kristalizasyonu arttırır

Östrojen  => sitratın (taş oluşumunu engeller) idrara atılımını arttırır

  • Ailesinde taş hastalığı varsa risk 2.5 kat artmıştır. Poligenik kalıtım söz konusu olup, bazı genetik geçiş gösteren bozukluklar da (RTA, sistinüri vb) taş oluşumu ile seyreder.
  • 4 – 6. dekadlar arasında taş hastalığı pik yapmaktadır.
  • Sıcak ve kuru iklim koşullarında (çöller, dağlık alanlar, tropikal bölgeler vb) risk artar. Ayrıca sıcak ortamda çalışanlar (dehidratasyona bağlı) ile hareketsiz mesleklerde daha sık taş izlenmektedir
  • Obezite ve sedanter yaşam da önemli bir risk faktörüdür.

 

Gıdalarla ilişkisi var mıdır?

Evet bazı taş tiplerinde beslenme alışkanlıklarının taş oluşumu ile ilişkisi vardır. Burada Dengeli beslenme esastır.

  • Aşırı protein tüketimi taş oluşumunu arttırır
  • Aşırı tuz tüketimi (sodyum artışı) idrarda kalsiyum kristalizasyonuna zemin hazırlar
  • Kalsiyum-oksalat taşı olan hastalarda zannedilenin aksine diyetten kalsiyum kısıtlaması yapılmaz. Normal kalsiyum tüketimi (1 – 1.2 g/gün) önerilir. Kalsiyum kısıtlaması ile barsakta oksalat – Ca bağlanması azalır, serbest kalan oksalatın barsaktan emilimi artar  ki bu durum taş oluşum riskini arttırır.
  • Aşırı oksalat içeren gıda ve C vitamini tüketiminden ( < 2g/gün) kaçınılmalıdır (Özellikle hiperoksalürisi olanlarda)

 

Böbrek taşının zararları nelerdir?

Böbrek taşları şiddetli ağrıya neden olabilmeleri dışında böbrek tıkanıklığı, böbrekte kalıcı fonksiyon kaybı ve böbrek yetmezliğine sebep olabilir.

Enfeksiyona zemin hazırlayarak diğer organların da fonksiyonlarının bozulmasına ve ağır enfeksiyon tablolarına (ürosepsis) neden olabilir.

 

Taş oluşmaması için neler yapabilirim?

Düzenli fizik aktivite, yeterli sıvı tüketimi ve dengeli beslenme çok önemlidir. Eğer bir taş hastası iseniz hekiminizden beslenme alışkanlıklarınız ile ilgili muhakkak bilgi almanızda yarar var. Tekrarlayan taş atakları olan hastalar da altta yatan metabolik nedenlerin araştırılması, medikal (ilaç) tedavi gerekli olan hastalarda düzenli kontrollerin yaptırması önem arz etmektedir.

Böbrek taşlarında tanı nasıl konulur?

Semptomatik taşlar ağrıya neden olarak hastayı hekime yönlendirirken asemptomatik (sessiz) taşlar  da ise çoğunlukla insidental (tesadüfen) tanı konulur.

Tanı koymak için biyokimyasal ve radyolojik yöntemlerden faydalanırız. İdrar tetkiki, gerekli durumlarda kan tetkikleri yapılır ve görüntüleme yöntemine karar verilir. Ultrasonografi primer tanı yöntemi olup radyasyon içermemesi ve kolay uygulanabilir olması en önemli avantajıdır. Ancak sensitivitesi düşüktür (%45). Yani var olan taşı tespit edemeyebilir. Gebe ve çocuklarda ultrasonografi birinci basamak tanı yöntemidir.

Taşı tespit etmede en duyarlı tetkik ise kontrastsız bilgisayarlı tomografidir. Düşük doz taş protokolleri ile artık bir akciğer filmindeki kadar radyasyonla bilgisayarlı tomografiler çekilebilmektedir.

Böbrek taşlarında tedavi seçenekleri nelerdir?

  • ESWL (şok dalga ile taş kırma): Anestezi gerektirmeyen ve küçük boyuttaki böbrek taşlarına uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem bir jenaratörden üretilen ses dalgalarının ciltten geçerek böbreğe ve taşa iletilmesi, bu yolla taşın parçalanması prensibine dayanır. Taşın tamamen kırılıp dökülebilmesi için birkaç seans uygulanması gerekebilir. Kırılan taş parçaları idrar yolu ile vücuttan kendiliğinden atılır.

Gebeler, kan sulandırıcı ilaç alan hastalarda, idrar yolu enfeksiyonu olanlarda idrar yollarında bir nedenle tıkanıklık varlığında tercih edilmez.

Taşın sertliği, taş ile cilt arasındaki mesafe, taşın böbrekteki konumu ve boyutu işlemin başarısını etkileyen faktörlerdir.

 

F-URS(flexible-ureterorenoskopi): Uç kısmında kamera olan, ince cihazlar (fleksible ureteroskop) ile idrar yolundan (üretra) önce idrar kesesine (mesane) ve oradan da idrar kanalı (üreter) içine girilerek böbrek içine ulaşılır. Burada lazer cihazı ile taşlar kırılarak kendiliğinden düşmeye bırakılır.

Vücutta herhangi bir kesi yapılmadan yapılması ve kısa hastanede kalış süresi en büyük avantajıdır. Büyük boyuttaki böbrek taşlarında ise taştan tamamen arınma olasılığı azalmaktadır.

https://patients.uroweb.org/tr/video/ureteroskopi-urs/ linkinden bu işlemin animasyon görüntülerine ulaşabilirsiniz.

  • PNL (Perkütan nefrolitotomi): Bu ameliyat genel anestezi altında uygulanır. Ameliyat sırasında hastaların sırtından yaklaşık 1cm’lik bir kesiden böbrek içine uzanan bir yol oluşturulup bu yola yerleştirilen tüp içinden kamera görevli cihazlar (nefroskop) ile böbrek içine girilir. Böbrek içindeki taşlar parçalanıp dışarı alınır.

Taşlar böbreğin farklı odacıklarını (kaliks) doldurması durumunda tek bir tüpten tüm taşlara ulaşmak elinizdeki fleksible cihazlara rağmen mümkün olmayabilir.  Bu durumda böbreğe birden fazla giriş yapmak gerekebilir. Bu ek girişim kararı tamamen cerrahın tecrübesine göre ameliyat esnasında vereceği bir karardır. İşlem sonunda hastanın böbreğine idrar akışını güvenli bir şekilde sağlaması, ödemin çözülmesi için tüp (nefrostomi) yerleştirilir.

Bu yöntemin en önemli komplikasyonu kanamadır. Kanlanması çok yoğun olan böbreği tüple delmek kanama riskini barındırır. Ama böbrek çevresindeki yapılar bu kanamayı kısa sürede sınırlar. PNL ameliyatlarından sonra yaklaşık hastaların %7 sinde kan transfüzyonu gerekirken; %0.5 inde ise müdahale gereken kanama gerçekleşir. Kanama riski nedeniyle kanama bozukluğu olan ya da kan sulandırıcı kullanan hastalarda ilacı kullanırken bu ameliyat yapılmaz.

Yine bu ameliyatın önemli komplikasyonlarından birisi de enfeksiyondur. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonu olan hastalarda bu ameliyat ertelenerek enfeksiyon tamamen tedavi edildikten sonra yapılmalıdır.

Tüm bunlara rağmen PNL ameliyatı özellikle büyük taşlarda bugün için bilinen en güvenilir ve etkinliği en yüksek tedavi yöntemlerinden birisidir.

  • Laparoskopik cerrahi: Böbrek taşlarında seçilmiş olgularda laparoskopik yöntem de güvenle uygulanabilmektedir.

 

 

 

Üreter taşlarında tedavi seçenekleri nelerdir?

  • İzlem: 4 mm’e kadar olan taşların %95 i 40 gün içinde kendiliğinden düşer. Genellikle 30 güne kadar izlem önerilir (1, 14 ve 30. günler kontrole çağrılır). Enfeksiyon, komplet (tam) obstruksiyon (kötüleşen Böbrek fonksiyonu) ve refrakter (dirençli) ağrı durumunda izlem önerilmez.  Medikal Ekspulsif Tedavi (alfa bloker grubu ilaçlar) eklenmesi taşın düşmesini kolaylaştıracağı için önerilir.
  • ESWL (şok dalga ile taş kırma): Üreter taşlarında ESWL nin etkinliği böbrekten mesaneye indikçe azalmaktadır. Yine taşın boyutu arttıkça taşsızlık oranları azalır.
  • URS (ureterorenoskopi): Üreter taşlarının tedavisinde semirijit ya da fleksible üreteroskoplar kullanılabilir. URS nin başarısı taş boyutu azaldıkça ve böbrekten mesaneye indikçe artmaktadır.
  • PNL (Perkütan nefrolitotomi): Üreter taşlarında PNL nin sınırlı bir yeri vardır. Proksimal (böbreğe yakın kısım) üreter taşlarında PNL yöntemi başarıyla uygulanabilen bir yöntemdir.
  • Laparoskopik: Özellikle büyük üreter taşlarında laparoskopik yaklaşım yüksek taşsızlık oranlarıyla başarıyla uygulanan bir yöntemdir.

 

Farklı anatomiye sahip böbrek taşlarında tedavi?

Atnalı böbrek, pelvik böbrek, ektopik füzyonlu böbrek, rotasyon anomalisi olan böbrek gibi böbreğin doğuştan pek çok anomalisinde taş hastalığının tedavisi özellik arz eder ve tedavi kararında tecrübe çok önemlidir. Bu hastalarda taşın böbrek içindeki lokalizasyonu, böbreğin karın içindeki lokalizasyonu ve hastanın ek hastalıklarına göre en uygun tedavi seçeneği uygulanır.

Hangi taşlar tedavi edilmelidir?

Üreter taşları büyükse (büyük tanımı için kesin bir sınır olmamakla birlikte 1 cm den büyük taşların kendiliğinden düşmesi beklenmez) ya da idrar akışını tam engelliyorsa, ağrıya neden oluyorsa, tek böbrekli ise ya da her iki üreterde taş varsa, üre yükselmişse bu taşlarda cerrahi tedavi gerekir. Sepsis ya da piyonefroz (böbreğin irinle dolması) varlığında stent (nefrostomi ya da üreteral stent) yerleştirilerek enfeksiyon tedavisi tamamlandıktan sonra taşın cerrahisi işlemin riskini belirgin olarak azaltacaktır.

Böbrek taşı büyükse (>2 cm), ağrıya neden oluyorsa, idrar akımını engelliyorsa ve böbrek anatomik/fonksiyonel olarak etkilenmişse bu taşlara müdahale edilmelidir. Taşın böbrek içindeki lokalizasyonu, böbreğin şekli ve konumu, hastanın ek rahatsızlıkları tedavide hangi yöntemin seçileceğinde bize yol gösterir.

Taş oluşum nedenleri kimlerde araştırılmalıdır?

Çocukluk çağındaki taş hastalarında, tekrarlayan taş öyküsü olanlarda, tek böbrekli taş hastalarında, aile öyküsü olanlarda, kalıtsal taş hastalığı düşünülen hastalarda muhakkak metaboik araştırma yapılmalıdır.

Taş hastalığında ilaç tedavisi var mıdır?

Taş hastalığında ilaç tedavilerinin yeri vardır. Bu alanda üreter taşlarının düşmesini kolaylaştıracak tedaviler (medical expulsive therapy) mevcut olmakla birlikte, taşın tekrar oluşma riskini azaltmak için  (medical prophylaxis) kullanılan tedavi yöntemleri de mevcuttur. Burada altta yatan metabolik neden ve taş analiz sonucuna göre önleyici tedavi planlanabilir.